T.C. Anayasasının 56. Maddesinde belirtildiği üzere "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir" . 2872 ve 5312 sayılı Çevre Kanunları ise firmaların sorumluluklarını ve ysal yaptırımları daha net bir ifade ile detaylandırmıştır; "... Kirlenme ihtimalinin bulunduğu durumlarda ilgililer kirlenmeyi önlemekle; kirlenmenin meydana geldiği hallerde kirleten, kirlenmeyi durdurmak, kirlenmenin etkilerini gidermek veya azaltmak için gerekli tedbirleri almakla yükümlüdürler"
AB Süreci ve Artan Denetimler
Gerek Avrupa Birliği müzakereleri çerçevesinde açılan fasıllar neticesinde gelişen yasal mevzuatlar, gerek küreselleşen dünyadaki ticari antlaşmalardan doğan sorumluluklar, gerekse çevreye karşı duyarlılık bilincindeki artış paralelinde yasal mercilerin çevre denetimleri her geçen gün artmakta ve 2872 nolu kanunda belirtilen "Kirleten Öder" prensibi sonucunda firmalar ciddi anlamda mali yaptırımlar ile karşılaşmaktadır. Bu hususlara ilaveten, 1 Eylül 2011 tarihinde yürürlüğe giren Çevre Kirliliği Mali Sorumluluk Sigotası Genel Şartlarının Çevre Kirliliği Sigortalarının ülkemizde yaygınlaşmasını sağlayacak olan önemli unsurlardan bir tanesi olacaktır.
Çevre Kirliliği Sigortasının Farkı
Halihazırda var olan bazı sorumluluk ve yangın poliçeleri her ne kadar küçük limitler ile çevre kirliliği teminatı içeriyor olsa da bu poliçelerin sigortalıların ihtiyaçlarını limit olarak karşılayamadığı gibi sadece ani ve kazaen oluşan hasarlara teminat verebildiği için, tedrici kirlenme gibi maliyeti yüksek hasarlar otomatik olarak kapsam dışında kalabilmektedir.
Piyasada yanlış bilinen bir hususa da dikkat çekmek gerekirse; Tehlikeli Madde ve Tehlikeli Atık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında gerek ani ve kazaen kirlenme gerekse tedrici kirlenme teminatı bulunmamakla beraber firmalara yüksek maliyet yükleyebilecek olan temizleme masrafları da kapsam dışında bulunmaktadır. Bir diğer zorunlu poliçe olan Kıyı Tesisleri Deniz Kirliliği Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ise , sadece deniz yetki alanlarında oluşan ve sadece ani ve kazaen kirlenmelere teminat sağlıyor olmakla birlikte hava kirliliği, toprak veya yer altu suyu kirlenmelerinin teminat dışında olduğuna da dikkat çekilmesi gerekiyor.
Sigorta Kapsamı
Türkiye'de sınırlı sayıdaki sigorta şirketi tarafından verilebilen Çevre Kirliliği Sigortası, sigortalı arazisi dışında oluşan kirlenmelere teminat sağladığı gibi, sigortalı arazisinde oluşan kirlenme hasarlarını da poliçe kapsamına dahil edebiliyor. Doğru sigorta şirketi ve poliçe seçimi ile ana teminatlara ilaveten "taşıma" faaliyetleri sırasında taşınan yükten meydana gelebilecek çevre kirliliği hasarları, çevre kirliliğine bağlı olarak oluşan "iş durması kaybı" da ek teminat ile kapsam dahiline alınabiliniyor. Süreklilik tarihinden önce başlayan kirlenmelerin de poliçe süresinde ortaya çıkması durumunda, sigortalıların karşılaşabileceği hasar talepleri de yine ek teminat ile poliçeye ilave etmek mümkün.
Türkiye'de Çevre Kirliliği Sigortasının hızlı bir şekilde büyümesi ön görülmekle birlikte, ürün farkındalığını yaratmak için büyük efor sarfedilmesi gerekiyor. Ülkemize hayırlı olsun.
Emin ERDUR / DÜNYA