Haber Bülteni bölümüne kayıt olmanız, üyelik gerekmeksizin bazı bilgilendirme mesajlarımıza erişmenizi sağlar.
19.01.2023 tarihli ve 7433 sayılı Kanun ile 657 sa...
Yetkili idarenin sınırları içinde işyeri açma ve çalışma ruhsatı bulunmaksızın faaliyet gösteren işletmeler bulunduğu tespit edilmiştir. 3572 sayılı Kanun ve İşyeri Açma ve Çalışma Ruhsatlarına İlişkin Yönetmelik’in 6’ncı maddesi uyarınca ruhsatsız işyerlerinin faaliyet göstermesi yasaktır. Belediyelerin ruhsatlandırma, izleme ve denetim yükümlülüklerini etkin yerine getirmemesi, hem mevzuata aykırılık hem de belediye gelirlerinde kayıp-risk yaratmaktadır. Bu bulgu, belediyelerin ruhsat süreçlerine yönelik kontrol mekanizmalarını güçlendirmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.
Bu makalede; belediye teşkilat yapısında "şeflik" kademesinin hukuki dayanakları, yönetsel işlevleri, kamu yönetimi bilimindeki yeri, kariyer sistemiyle ilişkisi ve kurumsal yapı üzerindeki etkileri detaylı biçimde ele alınmıştır. Özellikle 5393 sayılı Belediye Kanunu, norm kadro yönetmeliği ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na dayanan mevzuat hükümleri çerçevesinde şeflik mekanizmasının hem yapısal gereklilik hem de stratejik bir yönetim aracı olduğu ortaya konmuştur. Ayrıca şeflik yapısının ihmal edilmesinin doğurabileceği kurumsal riskler, hizmet kalitesi üzerindeki etkiler ve yönetim kapasitesi açısından yaratacağı zaafiyetler değerlendirilmektedir. Makale, yerel yönetimlerin daha sürdürülebilir, denetlenebilir ve liyakat temelli bir yapılanmaya geçişinde şeflik kademesinin neden vazgeçilmez olduğunu çok boyutlu bir perspektifle açıklamaktadır.
Belediye şirketleri, yerel yönetim hizmetlerinin yürütülmesinde önemli bir araç olarak kamu istihdam politikalarının merkezinde yer almaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi özel hukuk tüzel kişilikleri olmalarına rağmen kamu kaynaklarıyla finanse edilmeleri, bu şirketlerin işçi alım süreçlerini özel ve kamu hukuku arasında karma bir alana taşımaktadır. Bu makalede, belediye şirketlerine doğrudan işçi alımı ile dolaylı istihdam modeli (belediye şirketleri aracılığıyla belediye işçisi temini) incelenmiş; ilgili mevzuat, İŞKUR’un rolü, bütçe disiplinine ilişkin sınırlamalar ve kadrolu işçi alımıyla kurum dışı işçi alımlarının farklı yönleri ele alınmıştır.
Bu makale, 4734 m.9 çerçevesinde yaklaşık maliyetin ihale usulü, eşik/sınır değer ve aşırı düşük sorgusundaki belirleyici rolünü özetler; hesap hatası/eksikliğinde ihalenin otomatik iptali yerine güncelleme ve tekliflerin yeniden değerlendirilmesini (düzeltici işlem) savunur; amaç şeffaflık, rekabet ve kamu kaynaklarının etkin kullanımını korumaktır.
Bu çalışma, belediye norm kadro sisteminde 12 Eylül 2025 tarihli yönetmelik değişikliğiyle getirilen zorunlulukların yerel yönetimlerin teşkilatlanma esnekliği üzerindeki etkilerini incelemektedir. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun belediye meclislerine tanıdığı teşkilat kurma yetkisi, yeni düzenlemeyle daraltılmış; tüm belediyelerin Ek-2 cetvellerde öngörülen birimleri eksiksiz kurmaları zorunlu hale getirilmiştir. Bu durum, hukuki açıdan yetki aşımı tartışmalarını gündeme getirirken, kamu yönetimi ve insan kaynakları literatürü açısından da bilimsel dayanak eksikliği, yerel ihtiyaçlara duyarsızlık, kaynakların verimsiz kullanımı, hantal organizasyon yapısı ve kurumsal esnekliğin zayıflaması gibi sorunlara yol açmaktadır. Makalede, norm kadro sisteminin yalnızca sayısal standartlara değil; iş analizi, görev tanımı ve performans ölçümüne dayalı işlevsel bir planlamaya oturtulması gerektiği vurgulanmakta, aksi halde “kağıt üzerinde var olan ama fiiliyatta karşılığı bulunmayan” birimlerin kamu kaynaklarını israf ederek hizmet etkinliğini düşüreceği ifade edilmektedir.
Bu makale, 12 Eylül 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan norm kadro değişikliğini ele almakta ve Gelirler Müdürlüğü’nün zorunlu hale getirilmesini mali disiplin açısından önemli bir gelişme olarak değerlendirmektedir. Ayrıca, İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü’nün hâlen zorunlu müdürlükler arasında yer almamasının belediye yönetiminde kurumsal kapasite ve insan kaynağı planlaması açısından tartışmaya açık bir alan oluşturduğunu belirtmektedir. Makale, norm kadro sisteminde daha esnek ve ihtiyaç temelli bir yaklaşımın önemini vurgulamaktadır.