Belediyelerde Kabahatler Kanunu Uygulaması

  • 388
  • 02.03.2010
  • 1703

Açıklama

Bu makalede, belediyeler tarafından hangi fiillere Kabahatler Kanunu kapsamında idari yaptırım uygulanıp uygulanmayacağına ilişkindir.

Makale

Belediyelerde Kabahatler Kanunu Uygulaması

Gazi SERT

Mahalli İdareler Kontrolörü

 

Kabahatleri suç olmaktan ve ceza kanunlarının kapsamı dışına çıkarma eğiliminin bir sonucu olarak; çeşitli hususlarda düzenleme getiren özel kanunlarda bazı fiiller karşılığında idarî yaptırımlar öngörülmüş, başka bir deyişle, bu fiiller, "idarî suçlar" olarak tanımlanmıştır. Bu anlayışın neticesinde 12/10/2004 tarih ve 25611 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Türk ceza sistemi yeni bir anlayış ve şekle kavuşmuş, cürüm ve kabahat ayrımı kaldırılarak, kanun kapsamında sadece suçlar düzenlenmiştir.

İdari yaptırımlar içeren özel kanunlarda kazuistik hükümlere yer verilmesi ve bir uygulama birliğinin olmaması, genel bir kanun düzenleme ihtiyacını doğurmuş ve yapılan çalışmalar neticesinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunu 31/03/2005 tarih ve 25772 Mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur.

I- SUÇ VE KABAHAT AYRIMI

Kabahatin Türkçe sözlüğündeki karşılığı; uygunsuz eylem, çirkin, yakışıksız davranış, kusur, töhmet, idari para cezası ya da meslek ve sanattan alıkonulma ile cezalandırılan hafif suçtur.

Kabahatin Osmanlıca - Türkçe sözlükteki karşılığı ise; kusur, çirkin iş ve tekdir edilmeğe müstehak harekettir.

5326 sayılı Kanunda kabahat; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık, olarak tanımlanmıştır.

Suç; ceza ehliyeti bulunan kimsenin hukuka aykırı kusurlu hareketidir. Bir başka deyişle, ceza kanunun ihlali yönündeki, savunma veya mazeret olmaksızın yapılan, adli merciiler tarafından cezalandırılan kasıtlı harekettir.

Kabahat oluşturan fiiller karşılığında, genellikle parasal nitelikte bir yaptırım öngörülmüştür. Ancak, bu parasal yaptırım, bir ceza hukuku yaptırımı olan "adlî para cezası" değil, idarî yaptırım olarak "idarî para cezası" niteliği taşımaktadır.

Adlî nitelikteki para cezası ile idarî nitelikteki para cezası arasında, karar veren merci, yaptırımın infaz sureti, yaptırıma bağlanan kanunî neticeler bakımından önemli farklılıklar bulunmaktadır. Şöyle ki;

İdarî nitelikte bir yaptırım olarak para cezasına, ceza muhakemesi süreci sonucunda mahkeme tarafından hükmedilmez; bu ceza, idarî görev yapan bir kişi veya kurul tarafından verilir. Bu cezalar, adlî sicile kaydedilmez, ödenmediği takdirde hapse dönüştürülmez.

II-GENEL KANUN NİTELİĞİ

Kabahatler Kanunu genel nitelikte bir Kanun olup;

a) Kabahatler Kanununun idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanır.

b) Kabahatler Kanununun diğer genel hükümleri ise, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanır.

III-KABAHATLERDE KANUNÎLİK İLKESİ

Suçlarda ?kanunilik? ilkesi esastır. Kabahatlerde ise kanunilik ilkesi biraz yumuşatılmıştır. Kabahatler Kanununa göre, hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir. (Belediye meclisince düzenlenen ceza tembihnamesi vb)

Ancak, kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarının, kanunla belirlenmesi gerekmektedir.

IV-ZAMAN BAKIMINDAN UYGULAMA

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idarî yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerlidir.

Türk Ceza Kanununa (7.md) göre, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Yine, işlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar.

Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.

Kabahatler hakkında da Türk Ceza Kanunundaki bu hükümler aynen uygulanır.

Kabahat, failin icraî veya ihmali davranışı gerçekleştirdiği zaman işlenmiş sayılır. Neticenin oluştuğu zaman, bu bakımdan dikkate alınmaz.

V-YER BAKIMINDAN UYGULAMA

5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yer bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır. Ancak, kanunlarda aksine hüküm bulunan haller saklıdır.

Türk Ceza Kanununa (8.md) göre;

Türkiye'de işlenen suçlar hakkında Türk kanunları uygulanır. Fiilin kısmen veya tamamen Türkiye'de işlenmesi veya neticenin Türkiye'de gerçekleşmesi halinde suç, Türkiye'de işlenmiş sayılır.

Suç;

a) Türk kara ve hava sahaları ile Türk karasularında,

b) Açık denizde ve bunun üzerindeki hava sahasında, Türk deniz ve hava araçlarında veya bu araçlarla,

c) Türk deniz ve hava savaş araçlarında veya bu araçlarla,

d) Türkiye'nin kıt'a sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde tesis edilmiş sabit platformlarda veya bunlara karşı,

İşlendiğinde Türkiye'de işlenmiş sayılır.

VI-KABAHATTEN DOLAYI SORUMLULUĞUN ESASLARI

Kabahatlerden dolayı sorumluluğun tespitinde aşağıdaki hususların dikkate alınması gerekir;

1) Kabahatin icrai veya ihmali davranışla işlenmesi; kabahat, hem icraî hemde ihmali davranışla işlenebilir. İhmali davranışla işlenmiş kabahatin varlığı için, kişi açısından belli bir icraî davranışta bulunma hususunda hukukî yükümlülüğün varlığı gereklidir.

2) Tüzel kişilerde sorumluluk; Kabahatler Kanununda, tüzel kişi hakkında da kabahat dolayısıyla idarî yaptırım uygulanabileceği kabul edilmiştir. Oysa, yeni Türk Ceza Kanunu sisteminde ise tüzel kişi hakkında suç dolayısıyla ceza yaptırımı öngörülmemiştir.

Kabahatler Kanununa göre, organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilecektir.

Temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir. Gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabilir.

Kabahatler Kanununca getirilen sorumluluk sistemine göre, tüzel kişi hakkında idarî yaptırım uygulanabilmesi, organ veya temsilci sıfatıyla tüzel kişi adına hareket eden ya da tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde istihdam edilen kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanmasına engel teşkil etmez. Bu durumda tüzel kişi ile gerçek kişilere verilen idarî para cezasının tahsili açısından müteselsil sorumluluk da kabul edilmemiştir.

Suçlardan farklı olarak, iştirak ilişkisinde tek tip faillik sisteminin benimsendiği kabahatlerde, özel faillik niteliğini taşıyan kişinin yanı sıra, bu niteliği taşımayan kişi de, fail olarak sorumlu tutulacaktır.

Organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlem herhangi bir nedenle bilahare hukuka aykırı bulunarak iptal edilebilir. Ancak, buna rağmen iptal öncesinde gerçekleştirilen kabahatler açısından bu madde hükümlerine göre idarî yaptırım sorumluluğu devam edecektir.

3) Kast veya taksir; kabahatler, kanunda açıkça hüküm bulunmayan hallerde, hem kasten (bilerek ve istenerek) hem de taksirle (dikkatsizlik, tedbirsizlik, meslekte acemilik veya düzene, buyruklara ve talimata uymazlık) işlenebilir.

4) Teşebbüs; Kabahate teşebbüs cezalandırılmaz. Ancak, teşebbüsün de cezalandırılabileceğine dair ilgili kanunda hüküm bulunan haller saklıdır. Bu durumda, Türk Ceza Kanununun suça teşebbüse ve gönüllü vazgeçmeye ilişkin hükümleri, kabahatler bakımından da uygulanır.

Türk Ceza Kanununa (35-36 md) göre; kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.

Fail, suçun icra hareketlerinden gönüllü vazgeçer veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını veya neticenin gerçekleşmesini önlerse, teşebbüsten dolayı cezalandırılmaz; fakat tamam olan kısım esasen bir suç oluşturduğu takdirde, sadece o suça ait ceza ile cezalandırılır.

5) İştirak; Kabahatin işlenişine birden fazla kişinin iştirak etmesi halinde bu kişilerin her biri hakkında, fail olarak idarî para cezası verilir.

Özel faillik niteliğinin arandığı durumlarda, kabahate iştirak eden ve bu niteliği taşımayan kişi hakkında da fail olarak idarî para cezası verilir.

Kabahate iştirak için kasten ve hukuka aykırı işlenmiş bir fiilin varlığı yeterlidir. Kabahatin işlenişine iştirak eden kişi hakkında, diğerlerinin sorumlu olup olmadığı göz önünde bulundurulmaksızın idarî para cezası verilir.

Kanunda özel faillik niteliğini taşıyan kişi açısından suç, diğer kişiler açısından kabahat olarak tanımlanan fiilin, bu niteliği taşıyan ve taşımayan kişiler tarafından ortaklaşa işlenmesi halinde suça iştirake ilişkin hükümler uygulanır.

6) İçtima; bir fiil ile birden fazla kabahatin işlenmesi halinde bu kabahatlere ilişkin tanımlarda sadece idarî para cezası öngörülmüşse, en ağır idarî para cezası verilir. Bu kabahatlerle ilgili olarak kanunda idarî para cezasından başka idarî yaptırımlar da öngörülmüş ise, bu yaptırımların her birinin uygulanmasına karar verilir.

Aynı kabahatin birden fazla işlenmesi halinde her bir kabahatle ilgili olarak ayrı ayrı idarî para cezası verilir. Kesintisiz fiille işlenebilen kabahatlerde, bu nedenle idarî yaptırım kararı verilinceye kadar fiil tek sayılır.

Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır.

VII-KABAHATLERDE SORUMLULUĞU ORTADAN KALDIRAN NEDENLER

Kabahatler Kanununda sorumluluğu ortadan kaldıran nedenler arasında hata, yaş küçüklüğü ve akıl hastalığına yer verilmiş olup, bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, Türk Ceza Kanununun hukuka uygunluk nedenleri ile kusurluluğu ortadan kaldıran nedenlere ilişkin hükümlerinin, kabahatler bakımından da uygulanacağı belirtilmiştir. Buna göre kabahatlerde sorumluluğu ortadan kaldıran nedenler;

a) Kanunun hükmü ve amirin emri,

b) Meşru savunma ve zorunluluk hali,

c) Cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit,

d) Hata,

e) Yaş küçüklüğü,

f) Akıl hastalığı,

g) Geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma,

a) Kanunun hükmü ve amirin emri hususu Türk Ceza Kanununun 24. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir;

Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez.

Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz. Ancak, konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.

Emrin, hukuka uygunluğunun denetlenmesinin kanun tarafından engellendiği hallerde, yerine getirilmesinden emri veren sorumlu olur.

b) Meşru savunma ve zorunluluk hali hususu Türk Ceza Kanununun 25. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir;

Gerek kendisine ve gerek başkasına ait bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.

c) Cebir ve şiddet, korkutma ve tehdit hususu Türk Ceza Kanununun 28. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir;

Karşı koyamayacağı veya kurtulamayacağı cebir ve şiddet veya muhakkak ve ağır bir korkutma veya tehdit sonucu suç işleyen kimseye ceza verilmez. Bu gibi hallerde cebir ve şiddet, korkutma ve tehdidi kullanan kişi suçun faili sayılır.

d) Hata; Türk Ceza Kanununun hata hallerine ilişkin hükümlerinin, ancak kasten işlenen kabahatler bakımından uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Hata hususu Türk Ceza Kanununun 28. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir;

Fiilin icrası sırasında suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları bilmeyen bir kimse, kasten hareket etmiş olmaz. Bu hata dolayısıyla taksirli sorumluluk hali saklıdır.

Bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.

Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenlere ait koşulların gerçekleştiği hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, bu hatasından yararlanır.

İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişi, cezalandırılmaz.

e) Yaş küçüklüğü hususu Kabahatler Kanununda ayrıca düzenlenmiş olup, fiili işlediği sırada onbeş yaşını doldurmamış çocuk hakkında idarî para cezası uygulanamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Türk Ceza Kanununda ise, fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmamış olan çocukların ceza sorumluluğunun olmadığı, bu kişiler hakkında ceza kovuşturmasının yapılamayacağı, ancak çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanabileceği, hüküm altına alınmıştır.

f) Akıl hastalığı hususu Kabahatler Kanununda ayrıca düzenlenmiş olup; akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişi hakkında idarî para cezası uygulanamayacağı hüküm altına alınmıştır.

g) Geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma hususu Türk Ceza Kanununun 34. maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir;

Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.

İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında bu hüküm uygulanmaz.

VIII-İDARİ YAPTIRIMLAR

Kabahatlere uygulanacak olan idari yaptırımlar Kanunda;

1) İdari para cezası,

2) İdari tedbirler (mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve diğer tedbirler),

olarak sıralanmıştır.

1) İdarî Para Cezası; maktu veya nispi olabilir. İdarî para cezası, kanunda alt ve üst sınırı gösterilmek suretiyle de belirlenebilir. Bu durumda, idarî para cezasının miktarı belirlenirken işlenen kabahatin haksızlık içeriği ile failin kusuru ve ekonomik durumu birlikte göz önünde bulundurulur.

Mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları 19.12.2006 tarihine kadar Genel Bütçeye gelir kaydedilmiş, daha sonra Kabahatler Kanununun 17. maddesinde 5560 sayılı Kanunun 32. maddesiyle yapılan değişiklikle 19.12.2006 tarihinden itibaren mahalli idare bütçelerine gelir kaydedilmeye başlanmıştır.

Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.

Mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kesinleştikten sonra 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.

Kabahat dolayısıyla idarî para cezası veren kamu görevlisi, ilgilinin rıza göstermesi halinde bunun tahsilâtını derhal kendisi gerçekleştirir. İdarî para cezasını kanun yoluna başvurmadan önce ödeyen kişiden bunun dörtte üçü tahsil edilir. Peşin ödeme, kişinin bu karara karşı kanun yoluna başvurma hakkını etkilemez.

İdarî para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilân edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idarî para cezasının hesabında bir Türk Lirasının küsuru dikkate alınmaz.

2) İdari Tedbirler; Kabahatler Kanununda idari tedbirler ikiye ayrılmıştır;

a) Mülkiyetin kamuya geçirilmesi,

b) Kanunlarda yer alan diğer tedbirler.

Mülkiyetin kamuya geçirilmesi; kabahatin konusunu oluşturan veya işlenmesi suretiyle elde edilen eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine, ancak kanunda açık hüküm bulunan hallerde karar verilebilir.

Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, aşağıdaki koşullardan birinin yerine getirilmesine bağlı olarak belli bir süre geciktirilebilir;

a) Eşyanın kullanılmaz hale getirilmesi,

b) Eşyanın niteliğinin değiştirilmesi,

c) Eşyanın ancak belli bir surette kullanılması,

Belirlenen süre zarfında koşulun yerine getirilmemesi halinde eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.

Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar kesinleşinceye kadar ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından eşyaya elkonulabileceği gibi; eşya, kişilerin muhafazasına da bırakılabilir.

Mülkiyetin kamuya geçirilmesinde aşağıdaki hususların dikkate alınması gerekir;

-Eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilebilmesi için fail hakkında idarî para cezası veya başka bir idarî yaptırım kararı verilmiş olması şart değildir.

-Kaim değerin mülkiyetinin kamuya geçirilmesine de karar verilebilir.

-Mülkiyeti kamuya geçirilen eşya, başka suretle değerlendirilmesi mümkün olmazsa imha edilir.

-Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar, kesinleşmesi halinde yerine getirilir.

Eşyanın mülkiyeti, kanunda açık hüküm bulunan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşuna, aksi takdirde Devlete geçer.

Kanunlarda yer alan diğer tedbirler; diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için;

a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi,

b) İşyerinin kapatılması,

c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması,

d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması,

Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır.

IX-KABAHATLERDE ZAMANAŞIMI

Kabahatlerde zamanaşımı; soruşturma zamanaşımını ve yerine getirme zamanaşımı olarak iki şekilde değerlendirilmiştir. Şimdi bu zamanaşımlarına değinecek olursak;

Soruşturma Zamanaşımı: Soruşturma zamanaşımının dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında idarî para cezasına karar verilemez. Kabahatler Kanununda soruşturma zamanaşımı süresi uygulanacak idari para cezasının miktarına göre belirlenmiş olup, soruşturma zamanaşımı süresi;

-Yüzbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde beş,

- Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde dört,

-Ellibin Türk Lirasından az idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde üç yıldır.

Nispî idarî para cezasını gerektiren kabahatlerde zamanaşımı süresi ise sekiz yıldır.

Zamanaşımı süresi, kabahate ilişkin tanımdaki fiilin işlendiği tarihte veya fiilin işlendiği tarih belli değilse neticenin gerçekleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

Yerine Getirme Zamanaşımı; yerine getirme zamanaşımının dolması halinde idarî para cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar artık yerine getirilemez. Kabahatler Kanununda yerine getirme zamanaşımı süresi karar verilen idari para cezasının miktarına göre belirlenmiş olup, yerine getirme zamanaşımı süresi;

-Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde yedi,

-Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş,

-Onbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde dört,

-Onbin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi halinde üç yıldır.

Mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin zamanaşımı süresi on yıldır.

Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesi tarihinden itibaren işlemeye başlar.

Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez.

Kabahati oluşturan fiilin aynı zamanda suç oluşturması halinde suça ilişkin dava zamanaşımı hükümleri uygulanır.

X-İDARÎ YAPTIRIM KARARI VERME YETKİSİ

Kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idarî kurul, makam veya kamu görevlileri yetkilidir.

Kanunda açık hüküm bulunmayan hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşunun en üst amiri bu konuda yetkilidir.

İdarî kurul, makam veya kamu görevlileri, ancak ilgili kamu kurum ve kuruluşunun görev alanına giren yerlerde işlenen kabahatler dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir.

Cumhuriyet savcıları da, kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde bir kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye yetkilidir. Bir suç dolayısıyla başlatılan soruşturma kapsamında bir kabahatin işlendiğini öğrenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî yaptırım kararı verebilir. Soruşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde Cumhuriyet savcısı bu nedenle idarî yaptırım kararı verir. Ancak, bunun için ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından idarî yaptırım kararı verilmemiş olması gerekir.

Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından da idarî yaptırım kararı verilir.

XI-KARAR TUTANAĞI, KARARIN TEBLİĞİ, BAŞVURU VE İTİRAZ YOLU

İdarî yaptırım kararına ilişkin tutanakta;

a) Hakkında idarî yaptırım kararı verilen kişinin kimlik ve adresi,

b) İdarî yaptırım kararı verilmesini gerektiren kabahat fiili,

c) Bu fiilin işlendiğini ispata yarayacak bütün deliller,

d) Karar tarihi ve kararı veren kamu görevlilerinin kimliği,

Açık bir şekilde yazılmalı, ayrıca kabahati oluşturan fiil, işlendiği yer ve zaman gösterilerek açıklanmalıdır.

Kararların Tebliği; idari yaptırım kararı 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresi açık bir şekilde belirtilir.

İdarî yaptırım kararının ilgili gerçek kişinin huzurunda verilmesi halinde tutanakta bu husus açıkça belirtilir. Bu karara karşı başvurabileceği kanun yolu, mercii ve süresine ilişkin olarak bilgilendirildikten sonra kişinin karar tutanağını imzalaması istenir. İmzadan kaçınılması halinde bu durum tutanakta açıkça belirtilir. Karar tutanağının bir örneği kişiye verilir.

Tüzel kişi hakkında verilen idarî yaptırım kararları her halde ilgili tüzel kişiye tebliğ edilir.

Başvuru Yolu; idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir.

Mücbir sebebin varlığı dolayısıyla bu sürenin geçirilmiş olması halinde bu sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde karara karşı başvuruda bulunulabilir. Bu başvuru, kararın kesinleşmesini engellemez; ancak, mahkeme yerine getirmeyi durdurabilir.

Başvuru, bizzat kanunî temsilci veya avukat tarafından sulh ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. Başvuru dilekçesi, iki nüsha olarak verilir.

Başvuru dilekçesinde, idarî yaptırım kararına ilişkin bilgiler, bu karara karşı ileri sürülen deliller açık bir şekilde gösterilir. Dilekçede ayrıca, başvurunun süresinde yapılmasını engelleyen mücbir sebep dayanaklarıyla gösterilir.

İdarî yaptırım kararının mahkeme tarafından verilmesi halinde, bu karara karşı ancak itiraz yoluna gidilebilir.

Soruşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı başvuru da bu itiraz merciinde incelenir.

Kovuşturma konusu fiilin suç değil de kabahat oluşturduğu gerekçesiyle idarî yaptırım kararı verilmesi halinde; fiilin suç oluşturmaması nedeniyle verilen beraat kararına karşı kanun yoluna gidildiği takdirde, idarî yaptırım kararına karşı itiraz da bu kanun yolu merciinde incelenir.

İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür.

Başvurunun İncelenmesi; başvuru üzerine mahkemece yapılan ön inceleme sonucunda;

a) Yetkili olmadığının anlaşılması halinde dosyanın yetkili sulh ceza mahkemesine gönderilmesine,

b) Başvurunun süresi içinde yapılmadığının, başvuru konusu idarî yaptırım kararının sulh ceza mahkemesinde incelenebilecek kararlardan olmadığının veya başvuranın buna hakkı bulunmadığının anlaşılması halinde, bu nedenlerle başvurunun reddine,

c) (a) ve (b) bentlerinde sayılan nedenlerin bulunmaması halinde başvurunun usulden kabulüne,

Karar verilir.

Başvurunun usulden kabulü halinde, mahkeme dilekçenin bir örneğini ilgili kamu kurum ve kuruluşuna tebliğ eder. İlgili kamu kurum ve kuruluşu, başvuru dilekçesinin tebliği tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde mahkemeye cevap verir. Başvuru konusu idarî yaptırıma ilişkin işlem dosyasının tamamının bir örneği, cevap dilekçesi ile birlikte mahkemeye verilir. Mahkeme, işlem dosyasının aslını da ilgili kamu kurum ve kuruluşundan isteyebilir. Cevap dilekçesi, idarî yaptırım kararına karşı başvuruda bulunan kişi sayısından bir fazla nüsha olarak verilir.

Mahkeme, başvuruda bulunan kişilere cevap dilekçesinin bir örneğini tebliğ eder; talep üzerine veya re'sen tarafları çağırarak belli bir gün ve saatte dinleyebilir. Dinleme için belirlenen günle tebligatın yapılacağı gün arasında en az bir haftalık zaman olmasına dikkat edilir. Dinleme sırasında taraflar veya avukatları hazır bulunur. Mazeretsiz olarak hazır bulunmama, yokluklarında karar verilmesine engel değildir. Bu husus, tebligat yazısında açıkça belirtilir.

Ceza Muhakemesi Kanununun tanıklığa, bilirkişi incelemesine ve keşfe ilişkin hükümleri, bu başvuru ile ilgili olarak da uygulanır.

Dinlemede sırasıyla; hazır bulunan başvuru sahibi ve avukatı, ilgili kamu kurum ve kuruluşunun temsilcisi, varsa tanıklar dinlenir, bilirkişi raporu okunur, diğer deliller ortaya konulur.

Mahkeme, ilgilileri dinledikten ve bütün delilleri ortaya koyduktan sonra aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen ve hazır bulunan tarafa son sözünü sorar. Son söz hakkı, aleyhinde idarî yaptırım kararı verilen tarafın kanunî temsilcisi veya avukatı tarafından da kullanılabilir. Mahkeme son kararını hazır bulunan tarafların huzurunda açıklar.

Mahkeme, son karar olarak idarî yaptırım kararının;

a) Hukuka uygun olması nedeniyle, "başvurunun reddine",

b) Hukuka aykırı olması nedeniyle, "idarî yaptırım kararının kaldırılmasına",

Karar verir.

İdarî para cezasının alt ve üst sınırının kanunda gösterildiği kabahatler dolayısıyla verilmiş idarî para cezasına karşı başvuruda bulunulması halinde, mahkeme idarî para cezasının miktarında değişiklik yaparak da başvurunun kabulüne karar verebilir.

İkibin Türk Lirası dahil idarî para cezalarına karşı başvuru üzerine verilen kararlar kesindir.

İtiraz Yolu; Mahkemenin verdiği son karara karşı, yargı çevresinde yer aldığı ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. Bu itiraz, kararın tebliği tarihten itibaren en geç yedi gün içinde yapılır.

İtirazla ilgili karar, dosya üzerinden inceleme yapılarak verilir. Mahkeme, her bir itirazla ilgili olarak "itirazın kabulüne" veya "itirazın reddine" karar verir.

Mahkemenin verdiği karar taraflara tebliğ edilir. Vekil olarak avukatla temsil edilme halinde ayrıca taraflara tebligat yapılmaz.

İdarî yaptırım kararının ağır ceza mahkemesi tarafından verilmesi halinde bu karara karşı itiraz mercii en yakın ağır ceza mahkemesidir.

Vazgeçme ve kabul; Kanun yoluna başvuran kişi, bu konuda karar verilinceye kadar başvurusundan vazgeçebilir. Vazgeçme halinde bir daha aynı konuda başvuruda bulunulamaz.

İlgili kamu kurum ve kuruluşu da mahkeme tarafından karar verilinceye kadar kanun yolu başvurusunu kabul ederek idarî yaptırım kararını geri alabilir.

Masrafların ve vekâlet ücretinin ödenmesi; idarî yaptırım kararına karşı kanun yoluna başvurulması harca tâbi değildir. Kanun yoluna başvuru dolayısıyla oluşan bütün masraflar ve vekâlet ücreti, başvurusu veya savunması reddedilen tarafça ödenir.

XII-ÇEŞİTLİ KABAHATLER

5326 sayılı Kabahatler Kanununda aşağıdaki kabahatlere yer verilmiştir:

1) Emre aykırı davranış,

2) Dilencilik,

3) Kumar,

4) Sarhoşluk,

5) Gürültü,

6) Rahatsız etme,

7) İşgal,

8) Tütün mamullerinin tüketilmesi,

9) Kimliği bildirmeme,

10) Çevreyi kirletme,

11) Afiş asma,

12) Silah taşıma.

Sayılan bu kabahatlerden belediyelerin idari yaptırım uygulamaya yetkili olduğu kabahatler üzerinde duracak olursak;

Emre Aykırı Davranış; Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye yüz Türk Lirası (2010 yılı itibariyle 143 TL) idarî para cezası verilir. Bu cezaya emri veren makam tarafından karar verilir. Bu madde, ancak ilgili kanunda açıkça hüküm bulunan hallerde uygulanabilir. 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesine diğer kanunlarda yapılan yollamalar, bu maddeye yapılmış sayılır.

Dilencilik; dilencilik yapan kişiye elli Türk Lirası (2010 yılı itibariyle 70 Türk Lirası) idarî para cezası verilir. Ayrıca, dilencilikten elde edilen gelire elkonularak mülkiyetin kamuya geçirilmesine karar verilir.

Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına ve elkoymaya kolluk veya belediye zabıta görevlileri, mülkiyetin kamuya geçirilmesine mülkî amir veya belediye encümeni karar verir.

Gürültü; Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası (2010 yılı itibariyle 70 Türk Lirası) idarî para cezası verilir.

Bu fiilin bir ticarî işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar (2010 yılı itibariyle 1.451 - 7.261 TL ) idarî para cezası verilir.

Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.

Rahatsız Etme; Mal veya hizmet satmak için başkalarını rahatsız eden kişi, elli Türk Lirası (2010 yılı itibariyle 70 Türk Lirası) idarî para cezası ile cezalandırılır.

Bu kabahat dolayısıyla idarî para cezası vermeye kolluk veya belediye zabıta görevlileri yetkilidir.

İşgal; Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımları işgal eden veya buralarda mal satışa arz eden kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından elli Türk Lirası (2010 yılı itibariyle 70 Türk Lirası) idarî para cezası verilir.

Yetkili makamların açık ve yazılı izni olmaksızın meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip geçtiği kaldırımlar üzerine inşaat malzemesi yığan kişiye, belediye zabıta görevlileri tarafından yüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar (2010 yılı itibariyle; 143 ? 724 TL ) idarî para cezası verilir.

İşgal hususunda özel kanunlardaki hükümler saklıdır.

Tütün Mamullerinin Tüketilmesi; Kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında tütün mamulü tüketen kişiye, ilgili idarî birim amirinin (belediyelerde belediye başkanının) yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından elli Türk Lirası (2010 yılı itibariyle 70 Türk Lirası) idarî para cezası verilir. Bu fıkra hükmü, tütün mamulü tüketilmesine tahsis edilen alanlarda uygulanmaz.

Toplu taşıma araçlarında tütün mamulü tüketen kişiye, elli Türk Lirası (2010 yılı itibariyle 70 Türk Lirası) idarî para cezası verilir. Kabahatin özel hukuk kişileri tarafından işletilen toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde bu ceza ilk başvurulan kolluk birim yetkilileri tarafından verilir. Kamuya ait toplu taşıma araçlarında işlenmesi halinde idarî para cezası ilgili idarî birim amirinin (belediye başkanının) yetkili kıldığı kamu görevlileri tarafından verilir.

Özel hukuk kişilerine ait olan ve herkesin girebileceği binaların kapalı alanlarında, tütün mamullerinin tüketilemeyeceğini belirtir açık bir işarete yer verilmesine rağmen, bu yasağa aykırı hareket eden kişiye, elli Türk Lirası (2010 yılı itibariyle 70 Türk Lirası) idarî para cezası verilir. Bu ceza, şikâyet üzerine en yakın kolluk birimi yetkililerince verilir.

Tütün yasağı ile ilgili olarak 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin;

Birinci fıkrasında, kamu hizmet binalarının kapalı alanlarında; koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında; taksi hizmeti verenler dahil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında; okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında; özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde; açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünlerini tüketenlere ve Tütün ürünleri sektöründe faaliyet gösteren firmaların isimleri, amblemleri veya ürünlerinin marka ya da işaretleri veya bunları çağrıştıracak alâmetleri kıyafet, takı ve aksesuar olarak taşıyanlara 5326 sayılı Kabahatler Kanununun 39 uncu maddesi hükümlerine göre idari para cezası verileceği (2010 yılı itibariyle 70 Türk Lirası);

İkinci fıkrasında ise, koridorları dahil olmak üzere her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence ve benzeri amaçlı özel hukuk kişilerine ait olan ve birden çok kişinin girebileceği (ikamete mahsus konutlar hariç) binaların kapalı alanlarında; taksi hizmeti verenler dahil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında; okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında; özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde; açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı yerler ile bunların seyir yerlerinde tütün ürünü tüketilmemesi hususu ile otelcilik hizmeti verilen işletmelerde, tütün ürünleri tüketen müşterilerin konaklamasına tahsis edilmiş odalar oluşturulabilmesi; açık havada yapılan her türlü spor, kültür, sanat ve eğlence faaliyetlerinin yapıldığı tesislerde tütün ürünlerinin tüketilmesine mahsus alanlar oluşturulabilmesi; tütün ürünleri tüketilmesine tahsis edilen kapalı alanların koku ve duman geçişini önleyecek şekilde tecrit edilmesi ve havalandırma tertibatı ile donatılması hususlarında yasakların uygulanması ve tedbirlerin alınması ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen işletme sorumlularının, işletme iznini veren kurum yetkilileri tarafından önce yazılı olarak uyarılacağı, uyarıya rağmen, verilen sürede yükümlülüklerini yerine getirmeyenlerin, belediye sınırları içinde belediye encümeni tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar (2010 yılı itibariyle 572 TL-5.723 TL) idarî para cezası ile cezalandırılacağı;

Hüküm altına alınmıştır.

Kimliği bildirmeme; Görevle bağlantılı olarak sorulması halinde kamu görevlisine kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiye, bu görevli tarafından elli Türk Lirası (2010 yılı itibariyle 70 TL) idarî para cezası verilir.

Kabahatler Kanununda, bu hususta belediye zabıta görevlilerinin idari para cezası uygulayıp uygulamayacağı yönünde kesin hükme yer verilmemişse de; belediye zabıta görevlilerinin kimliği veya adresiyle ilgili bilgi vermekten kaçınan veya gerçeğe aykırı beyanda bulunan kişiyi kolluk kuvvetine (polis veya jandarmaya) bildirmesi ve idari para cezası uygulaması gerektiği kanaatindeyim.

Çevreyi Kirletme; Evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yirmi Türk Lirası (2010 yılı itibariyle 26 TL) idarî para cezası verilir. Bireysel atık ve artıkların atılması halinde de bu fıkra hükmü uygulanır.

Fiilin yemek pişirme ve servis yerlerinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye, beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar (2010 yılı itibariyle 724 TL -7.261 TL) idarî para cezası verilir.

Hayvan kesimine tahsis edilen yerler dışında hayvan kesen veya kesilen hayvan atıklarını sokağa veya kamuya ait sair bir alana bırakan kişiye, elli Türk Lirası (2010 yılı itibariyle 70 Türk Lirası) idarî para cezası verilir.

İnşaat atık ve artıklarını bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar 2010 yılı itibariyle 143 TL?4.355 TL) idarî para cezası verilir. İnşaat faaliyetinin bir tüzel kişi adına yürütülmesi halinde bu tüzel kişi hakkında verilecek idarî para cezasının üst sınırı beşbin Türk Lirasıdır. Bu atık ve artıkların kaldırılmasına ilişkin masraf da ayrıca kişiden tahsil edilir.

Kullanılamaz hale gelen veya ihtiyaç fazlası ev eşyasını bunların toplanmasına ilişkin olarak belirlenen günün dışında sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye elli Türk Lirası (2010 yılı itibariyle 70 Türk Lirası) idarî para cezası verilir. Bu eşyanın toplanması hususunda belediye tarafından belirli aralıklarla yılda üç günden az olmamak üzere belirlenen günler önceden uygun araçlarla ilân olunur.

Kullanılamaz hale gelen motorlu kara veya deniz nakil araçlarını ya da bunların mütemmim cüzlerini sokağa veya kamuya ait sair bir yere bırakan kişiye ikiyüzelli Türk Lirası (2010 yılı itibariyle 361 TL) idarî para cezası verilir. Bunların kaldırılmasına ilişkin masraf da kişiden ayrıca tahsil edilir.

Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına belediye zabıta görevlileri karar verir.

Bu kabahatler dolayısıyla meydana gelen kirliliğin kişi tarafından derhal giderilmesi halinde idarî para cezasına karar verilmeyebilir.

Çevreyi kirletme hususunda özel kanunlardaki hükümler saklıdır.

Çevreyi kirletme kabahati ile ilgili olarak, Tütün yasağı ile ilgili olarak 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasında; tütün ürünleriyle ilgili izmarit, paket, ağızlık, kağıt ve benzeri atıkları çevreye atanların Kabahatler Kanununun 41 inci maddesi hükümlerine göre cezalandırılacağı, yani belediye zabıta görevlilerince 2010 yılı itibariyle 26 TL idari para cezası verileceği, hüküm altına alınmıştır.

Afiş Asma; Meydanlara veya parklara, cadde veya sokak kenarlarındaki kamuya ait duvar veya alanlara, rızası olmaksızın özel kişilere ait alanlara bez, kâğıt ve benzeri afiş ve ilân asan kişiye, yüz Türk Lirasından üçbin Türk Lirasına kadar (2010 yılı itibariyle 143 TL -4.355 TL) idarî para cezası verilir. Aynı içerikteki afiş ve ilânlar, tek fiil sayılır.

Yetkili makamlardan alınan açık ve yazılı izne dayalı olarak asılan afiş ve ilânlar açısından ceza uygulanmaz. Bu izinde, afiş ve ilânın asılacağı zaman dilimi açık bir şekilde gösterilir. Bu afiş ve ilânlar izin verilen gerçek veya tüzel kişi tarafından bu sürenin dolmasını müteakip derhal toplatılır. Toplatma yükümlülüğüne aykırı hareket edilmesi halinde yukarıda belirtilen idarî para cezası verilir. Bu afiş ve ilânların kaldırılmasına ilişkin masraflar da ilgili kişilerden ayrıca tahsil edilir.

Bu kabahatler dolayısıyla idarî para cezasına, kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.

Afiş asma hususunda özel kanunlardaki hükümler saklıdır.

Önemli Uyarı

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümleri uyarınca bu yazının izinsiz iktibas edilmesi, sosyal medya veya iletişim grupları yoluyla ya da başka herhangi bir şekilde yayılması ve çoğaltılması yasaktır.

Gazi SERT

Makaleler hakkında kişisel notlar alabilirsiniz. Aldığınız notları yalnızca siz görebilirsiniz.