Aday Memurlara, KPSS İle Başka Kurumlara Yerleştirilme Hakkı Tanınmamalıdır?
Halil MEMİŞ
MİARGEM Başkanı
Bu konu, ilk bakışta çok önemsiz gibi gelebilir. Hatta, "Aday memur, KPSS puanı ile tercihte bulunup başka kadroya atansın, bunda sorun ne olabilir?" diyebilirsiniz. Yalın haliyle baktığınızda o kadar doğru gibi gözükse de böyle bir nakil olayı, aslında arka planında büyük bir hak gaspına neden olduğunun ne yazık ki idrakinde olamıyoruz.
Nasıl mı?
İzaha çalışalım.
Bilindiği üzere 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre memurların asil memurluğa atanabilmeleri için en az 1 yıl, en fazla 2 yıl adaylık süreci geçirmeleri, bu süreç içerisinde yapılacak eğitim ve sınavlardan başarılı olmaları gerekmektedir.
Bu yazımızda, adaylık süresinde KPSS ile başka bir kuruma atanmaya hak kazanan/yerleştirilen memurların atanmaya hak kazandığı/yerleştirildiği diğer kuruma naklinin yapılmasının hukuki dayanağı ve bu durumun arka planında oluşan mağduriyetleri inceleyeceğiz.
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 54 üncü maddesinin ikinci fıkrasında; “Aday olarak atanmış Devlet memurunun adaylık süresi bir yıldan az iki yıldan çok olamaz ve bu süre içinde aday memurun başka kurumlara nakli yapılamaz.” hükmü yer almaktadır. Yine aynı Kanunun memurların bir kurumdan diğer bir kuruma naklini düzenleyen 74 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise; “Memurların bu (657 sayılı) Kanuna tabi kurumlar arasında kurumların muvafakatı ile kazanılmış hak dereceleri üzerinden veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde derece yükselmesi suretiyle bulundukları sınıftan veya öğrenim durumları itibariyle girebilecekleri sınıftan bir kadroya nakilleri mümkündür.” hükmü mevcuttur.
Bu hükümlerden yola çıkılarak, aday olan bir memurun, KPSS ile de olsa başka kuruma atanamayacağı sonucu çıkarılabilir.
Ancak konu ile ilgili olarak Devlet Personel Başkanlığı 05.01.2011 tarih ve 2555 sayılı görüşünde özetle; aday memurun KPSS süreci sonunda başka kurumun memur kadrosuna yerleştirilmesi durumunda, çalışmakta olduğu kurumun muvafakat vermesi halinde atanmasının mümkün olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
Kararın detayı şu şekildedir:
"Bilindiği üzere, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 54 üncü maddesini ikinci fıkrasında; “Aday olarak atanmış Devlet memurunun adaylık süresi bir yıldan az iki yıldan çok olamaz ve bu süre içinde aday memurun başka kurumlara nakli yapılamaz.” hükmü yer almakta, memurların bir kurumdan diğer bir kuruma naklinin düzenlendiği 74 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise; “Memurların bu Kanuna tabi kurumlar arasında kurumların muvafakatı ile kazanılmış hak dereceleri üzerinden veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde derece yükselmesi suretiyle bulundukları sınıftan veya öğrenim durumları itibariyle girebilecekleri sınıftan bir kadroya nakilleri mümkündür.” denilmektedir.
657 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde geçen “nakil” ibaresinden memurun başka kurumlarda durumuna uygun bir kadroya sınava tabi tutulmaksızın naklen atanmasının anlaşılması gerektiği, aday memur iken kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan özel yarışma sınavı neticesinde (A) Grubu bir kadroya atanma hakkı kazananların veya KPSS sonucuna göre gerçekleştirilen merkezi yerleştirme işlemi neticesinde (B) grubu bir kadroya yerleştirilenlerin atanmalarının ise 657 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinde geçen “nakil” anlamında değerlendirilemeyeceği düşünülmektedir.
Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, halen çalıştığınız kurumun muvafakatıyla ... Bakanlığına naklen atanmanızın mümkün bulunduğu değerlendirilmektedir."
Yukarıdaki bilgiler çerçevesinde konu değerlendirildiğinde, bir kurumda aday memur olarak çalışırken Kamu Personeli Seçme Sınavı ile başka bir kuruma ataması yapılan kişilerin, çalıştıkları kurumdan muvafakat almaları halinde atamaları yapılan yeni kurumda memuriyete devam etmeleri/atanmaları mümkün olmaktadır.
Bu durumun doğal sonucu olarak şu durumlar ortaya çıkıyor:
1- KPSS'den yüksek puan alanlar; özel yarışma sınavı açan yani (B) grubu bir kadro için sınav açan kurumların açtıkları sınavlara, adaylar, sınav açılan kadro sayısının belli bir katı yüksek puandan aşağıya doğru sıralama yapılarak çağırıldığı için, hemen hemen tüm kurumların sınavlarına katılabilmektedirler. Puanları biraz daha düşük olanların ise sınava katılma şansları çok çok düşük olmaktadır.
Böyle bir durumda, sınava çağrılıp sınavı kazananlar, atandıkları kurumdan başka bir kurumun da sınavını kazanmış olmaları halinde, kendilerine yeni kazandıkları yer daha cazip geliyor ise ilk yerlerinden ayrılıp, yeni kazandıkları yerlere atanmaktadırlar.
Böyle bir durumda, atanıp ayrıldıkları kadroya, kendileri başvurmamış olsalardı, sırada bekleyen işsizlerden başvuracaklar olacak ve sınavı kazandıktan sonra da memuriyete devam edecekti. Veya, yeni kazanıp gittikleri yere, atanma imkanları olmamış olsaydı, oraya başkalarının atanması söz konusu olabilecekti. Her iki durumda da, kendilerinden başka kişilerin girebilme imkanı söz konusu olacaktı.
Ancak, bu kadrolar için şöyle bir durum söz konusu olabilmektedir. Sınavları KPSS sonrası kurumlar ayrıca yaptıklarından, asıl ve yedek liste düzenlenmektedir. Böylece ayrılanların yerine yedeklerden çağırıp, başlatma imkanı söz konusu olmaktadır. Dolayısıyla, burada bahsettiğimiz mağduriyet kendisini fazla göstermemektedir.
2- Buna karşılık asıl mağduriyet, (A) grubu kadrolardaki benzer durumlarda ortaya çıkmaktadır. KPSS sonucuna göre gerçekleştirilen merkezi yerleştirme işlemi neticesinde (B) grubu bir kadroya yerleştirilen bir kişinin, yine KPSS ile daha sonra başka bir kadroya başvurup yerleştirilmesi halinde, eski yerine merkezi yerleştirmede yedek uygulaması olmadığından kimse atanamayacak, yeni atandığı yere başvurup yerleştirilip atanması halinde de, bu kadroyu tercih edip atanabilecek bir başkasının atanmasının önüne geçilmiş olunacaktır.
Kısacası, her iki durumda da, puanı yüksek olanlar ya merkezi yerleştirmeyle, ya da kurumların açtıkları sınavlara puanları yüksek olduğu için yerleşmekte veya katılmakta, böylelikle döngü, puanı yüksek olan belli sayıda kişinin etrafında sürüp gitmektedir.
Bunun doğal sonucu olarak, atandıkları kurumlardan ayrılarak başka kurumlara gitmeleri halinde, kadrolar boş kalmakta, kamu hizmetinde dolu olması gereken kadrolar sürekli boşalmakta, ikinci tercihi yaparak, puanları çok az düşük dahi olsa aynı kadroyu tercih edenlerden daha avantajlı olarak o kadroya yerleştirildikleri için, diğer kişinin girme şansının önüne geçmiş olmaktadırlar.
Böylelikle, hem kişiler açısından mağduriyet, hem de kadroları bu şekilde naklen boşalan kurumlar açısından da personel açığının devam etmesi nedeniyle mağduriyet doğurmaktadır. Bu durumun önüne geçilmediği sürece de, bu kısır döngü şimdiye kadar olduğu gibi, bundan sonra da devam edip gidecektir.
Burada şu sorulabilir: "Bu durumda, başka yere atanan veya kazanan kişinin ayrılarak yeni atandığı/kazandığı yere başlayabilmesi ilk atandığı yerin kurum amirinin muvafakatine bağlı ise, o kurum amiri, muvafakat vermez ise bu sorun kalmaz. Neden kurum amiri muvafakat veriyor?" Bu sorunun cevabını, Türkiye'nin siyasi/sosyolojik iklimini, tarihsel geleneğini ve kültürünü göz önüne alarak, cevabını siz bulun derim.
Sonuç ve önerimiz; bu gibi durumlarda, hiçbir şekilde nakil imkanının tanınmaması, bunun kesin bir talimat veya düzenlemeyle engellenmesidir. Belki, (B) grubu kariyer meslekler için bir istisna getirilebilir. Zira, o meslekler için, KPSS puanına dayalı olarak kurumlarca ikinci bir sınav yapıldığından, yedekler belirlenmekte, asıl listeden atananlar ayrılsa dahi yerlerine yedek listeden çağırma ile yeniden atama yapılabilmekte, hak kayıpları böylelikle engellenmektedir. Ancak, doğrudan KPSS ile merkezi yerleştirme yapılanlarda bu imkan bulunmamaktadır.