Memurun Kadro Güvencesi Kaldı Mı?

  • 153
  • 12.04.2014
  • 1749

Açıklama

UYARI: Makale’nin tamamına, sitemize üye girişi yaptıktan sonra ulaşabilirsiniz. Siteye üye değilseniz, lütfen ÜYE OL butonuna tıklayarak üye olunuz. Üyelik esnasında, girilen bilgilerin şüpheli olması halinde, üyeliğiniz silinecektir.

Makale

MEMURUN KADRO GÜVENCESİ KALDI MI?

 

Halil MEMİŞ

İçişleri Bakanlığı Başkontrolörü

 

Devlet Memurları Kanununun 18 inci maddesine göre, kanunlarda yazılı haller dışında Devlet memurunun memurluğuna son verilmez, aylık ve başka hakları elinden alınamaz. Bu hüküm, genel olarak memurların güven içerisinde, hiçbir etki altında kalmadan görev yapmasını sağlayan en temel düzenlemelerden biridir.

Bu hüküm sadece, memurun memurluğuna son verilmesinin değil, esas itibariyle elde ettiği tüm kazanılmış haklarının da elinden haksız yere alınmamasının da güvencesi olarak algılanmalı ve görülmelidir.

6 Mart 2014 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan ve yürürlüğe giren, 6526 sayılı “Terörle Mücadele Kanunu Ve Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun bazı maddelerinde de değişiklik yapmıştır.

Bu değişiklikler, memurların görevde yükselme sınavlarıyla dahi gelmiş olsa kadrolarından alındıktan sonra, yargı dönmelerine ilişkin karar dahi verse alındıkları kadrolara dönemeyecekleri sonuçlar doğuracaktır.

Böylelikle, yapılan düzenlemenin bizatihi kendisi, hak aramanın önünü muvazaalı bir şekilde kesmenin ölçüsünü getirmiş bulunmaktadır.

Bu sonuçları doğuran değişiklikler:

Kanunun 17 inci maddesi ile 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinin (2) numaralı fıkrasının ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemler, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmaz.”

Bu ekleme ile maddenin yeni hali şu şekilde olmuştur:

"Yürütmenin durdurulması:

Madde 27 - (Değişik madde: 10.06.1994 - 4001 S.K./12. md.)

1. Danıştayda veya idari mahkemelerde dava açılması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz.

2. (Değişik fıkra: 02.07.2012 - 6352 S.K./57. md.) Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. (Ek cümle: 21.02.2014 - 6526 S.K./17. md.) Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemler, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmaz. Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkansız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur. Sadece ilgili kanun hükmünün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilemez.

3. (Ek fıkra: 02.07.2012 - 6352 S.K./57. md.) Dava dilekçesi ve eklerinden yürütmenin durdurulması isteminin yerinde olmadığı anlaşılırsa, davalı idarenin savunması alınmaksızın istem reddedilebilir.

4. Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklarından doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur. Ancak, 26 ncı maddenin 3 üncü fıkrasına göre işlemden kaldırılan vergi davası dosyalarında tahsil işlemi devam eder. Bu şekilde işlemden kaldırılan dosyanın yeniden işleme konulması ile ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine yapılan işlemlerle tahsilat işlemlerinden dolayı açılan davalar, tahsil işlemini durdurmaz. Bunlar hakkında yürütmenin durdurulması istenebilir.

5. Yürütmenin durdurulması istemli davalarda 16 ncı maddede yazılı süreler kısaltılabileceği gibi, tebliğin memur eliyle yapılmasına da karar verilebilir.

6. Yürütmenin durdurulması kararları teminat karşılığında verilir; ancak, durumun gereklerine göre teminat aranmayabilir. Taraflar arasında teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, yürütmenin durdurulması hakkında karar veren daire, mahkeme veya hakim tarafından çözümlenir. İdareden ve adli yardımdan faydalanan kimselerden teminat alınmaz.

7. Yürütmenin durdurulması istemleri hakkında verilen kararlar; Danıştay dava dairelerince verilmişse konusuna göre İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurullarına, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı en yakın bölge idare mahkemesine, idare ve vergi mahkemeleri ile tek hakim tarafından verilen kararlara karşı bölge idare mahkemesine, çalışmaya ara verme süresi içinde ise idare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararlara en yakın nöbetçi mahkemeye veya kararı veren hakimin katılmadığı nöbetçi mahkemeye, kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere itiraz edilebilir. İtiraz edilen merciler, dosyanın kendisine gelişinden itibaren yedi gün içinde karar vermek zorundadır. İtiraz üzerine verilen kararlar kesindir.

8. Yürütmenin durdurulması kararı verilen dava dosyaları öncelikle incelenir ve karara bağlanır.

9. (Ek fıkra: 02.07.2012 - 6352 S.K./57. md.) Yürütmenin durdurulmasına dair verilen kararlar onbeş gün içinde yazılır ve imzalanır.

10. (Ek fıkra: 02.07.2012 - 6352 S.K./57. md.) Aynı sebeplere dayanılarak ikinci kez yürütmenin durdurulması isteminde bulunulamaz."

Kanunun 18 inci maddesi ile 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiş ve (4) numaralı fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekâleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği; dava konusu edilen kadronun boş olması hâlinde bu kadroya, boş olmaması hâlinde ise aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanmak suretiyle yerine getirilir. Eski kadro ile atandığı yeni kadro arasında mali haklar bakımından bir fark bulunması durumunda, bu fark 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 91 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen usul ve esaslar çerçevesinde ödenir.”

“4. Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi hâlinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir.”

Bu ekleme ile maddenin yeni hali şu şekilde olmuştur:

"Kararların sonuçları:

Madde 28 - 1. (Değişik fıkra: 10.06.1994 - 4001 S.K./13. md.) Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. (İptal cümle: Anayasa Mah. 10.07.2013 tarih ve E. 2012/107, K. 2013/90) (Ek 2 adet cümle: 21.02.2014 - 6526 S.K./18. md.) Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekaleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği; dava konusu edilen kadronun boş olması halinde bu kadroya, boş olmaması halinde ise aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanmak suretiyle yerine getirilir. Eski kadro ile atandığı yeni kadro arasında mali haklar bakımından bir fark bulunması durumunda, bu fark 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 91 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen usul ve esaslar çerçevesinde ödenir.

2. (Değişik fıkra: 02.07.2012 - 6352 S.K./58. md.) Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, birinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yatırılır. Birinci fıkrada belirtilen süreler içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.

3. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.

4. (Değişik fıkra: 21.02.2014 - 6526 S.K./18. md.) Mahkeme kararlarının süresi içinde kamu görevlilerince yerine getirilmemesi halinde tazminat davası ancak ilgili idare aleyhine açılabilir.

5. Vergi uyuşmazlıklarına ilişkin mahkeme kararlarının idareye tebliğinden sonra bu kararlara göre tespit edilecek vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler ile zam ve cezaların miktarı ilgili idarece mükellefe bildirilir.

6. (Değişik fıkra: 02.07.2012 - 6352 S.K./58. md.) Tazminat ve vergi davalarında idarece, mahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48 inci maddesine göre belirlenen tecil faizi oranında hesaplanacak faiz ödenir. Ancak mahkeme kararının davacıya tebliği ile banka hesap numarasının idareye bildirildiği tarih arasında geçecek süre için faiz işlemez."

Atama ve görevlendirmelerde yürütmenin durdurulması kararı verilmesi zorlaşacak, hatta verilemeyecek.

Kanunun 27 nci maddesindeki "Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. (Ek cümle: 21.02.2014 - 6526 S.K./17. md.) Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemler, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmaz. Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkansız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur..."

Bu düzenleme ile atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmeler, "uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden" sayılmaz hale getirilmiştir.

Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemlere karşı açılacak davalara bakacak olan Danıştay veya idare mahkemeleri, idarenin savunmasını almadan yürütmenin durdurulması kararı veremeyeceklerdir.

İdari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğmasının muhakkak olduğu ve idari işlemin hukuka aykırılığının çok açık olduğu durumlarda bile, idarenin işlem konusundaki savunması alındıktan sonra yürütmenin durdurulması konusunda değerlendirme yapılacaktır.

Değişiklik öncesindeki düzenlemeye göre, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilmekte iken 2577 sayılı Kanunun 27 nci maddesine eklenen cümleyle; atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemlerin, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmaması hükme bağlanmıştır.

Böylece, bu tür idari işlemlerde yürütmenin durdurulması kararı verilmesinin önü kapatılmıştır.

Atama ve görevlendirmelere karşı açılan davaları kazanansalar bile memurlar, eski kadrolarına atanamayabilirler...  

Kamu görevlileri hakkında yapılan; atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekaleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemlerine karşı açılacak davalarda Danıştay veya idare mahkemeleri tarafından verilen iptal ve yürütmenin durdurulması yönündeki kararların uygulanmama ihtimali imkansız hale girmiştir.

2577 sayılı Kanunun 28 nci maddesine eklenen yeni hükümlere göre, iptal ya da yürütmenin durdurulması kararı alan kamu görevlisi, dava konusu ettiği kadroya birinin atanmış olması durumunda, artık eski kadrosuna atanma şansını tamamen kaybedecektir. Böyle bir durumda da, aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanacak, bu durumda yargı kararının uygulanması anlamına gelecektir.

Davayı kazanan kamu personelinin atandığı kadro ile dava konusu ettiği kadronun mali hakları arasında fark varsa, farklılık kapanıncaya kadar, aradaki fark tazminat olarak ödenecektir.

Esasında, bu durum 657 sayılı Kanunun 76 ncı maddesindeki "Kurumlar, görev ve unvan eşitliği gözetmeden kazanılmış hak aylık dereceleriyle memurları bulundukları kadro derecelerine eşit veya 68 inci maddedeki esaslar çerçevesinde daha üst, kurum içinde aynı veya başka yerlerdeki diğer kadrolara naklen atayabilirler." hükme uygundur.

Zira 2577 sayılı Kanundaki yeni düzenlemede (Kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, görevden alma, göreve son verme, naklen veya vekaleten atama, yer değiştirme, görev ve unvan değişikliği işlemleriyle ilgili olarak verilen iptal ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin mahkeme kararlarının gereği; dava konusu edilen kadronun boş olması halinde bu kadroya, boş olmaması halinde ise aynı kurumda kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya atanmak suretiyle yerine getirilir.) yer alan "kazanılmış hak aylık derecesine uygun başka bir kadroya" ibaresi, anılan 76 ncı maddedeki düzenlemeye paraleldir.

Ancak burada göz ardı edilen husus, yapılan diğer düzenlemeler ile elde edilen kazanılmış hakların göz ardı edilmesi hususudur.

Mevzuatımızdaki görevde yükselme sınavları düzenlemeleri, kariyer mesleki sınavlar ve benzeri düzenlemeler ile kamu kurumlarında yönetici kadrolarını elde edenler de, eğer sınav sonuçları kurumların atamaya yetkili amirlerinin istedikleri kişileri kazandıracak şekilde sonuçlanmamış ise bu sınavları kazananlar, o kadroyu elde edemeyecek sadece maaşını alabilecek duruma düşeceklerdir.

Kısaca şöyle bir örnek verelim:

A Kurumunda, bir Şube Müdürlüğü için görevde yükselme sınavına giren bir Şef'in sınavı kazanması halinde, atamaya yetkili amir bu Şefi Şube Müdürlüğüne atamasını müteakip görevden alır ise, ilgilinin açacağı iptal davasında mahkeme yürütmeyi durdurma kararı veremeyecektir. Mahkeme, iptal kararı verinceye kadar kurum boşalan Şube Müdürlüğü kadrosuna şartları tutan bir kişiyi kurum içinden veya sışından atayarak kadroyu doldurur ise, davayı açan memur kendisinin görevden alınma kararını iptal ettirse dahi bu kadroya atanamayacaktır.

Kurum ilgiliyi, aşağıdaki örneklerde de belirtileceği üzere, derecesine uygun herhangi bir kadroya atayabilecektir. Bu kadro eski Şef kadrosu bile olmayabilecektir.

Bu durumda ilgilinin tek hakkı, alındığı Şube Müdürü kadrosu maaşını alabilmek olacaktır.

Peki bu durum, görevde yükselme suretiyle elde edilen hakkın gaspı değil midir? Yorum sizin...

Değişik Örnekler

Örnek 1: Kazanılmış hak aylığı dördüncü derecenin ikinci kademesinde (4/2) olan ve 1 inci dereceli Genel Müdür Yardımcılığı kadrosunda bulunan bir memur, haksız yere ve keyfi olarak görevden alınıp aynı kurumda 4 üncü derece Bilgisayar İşletmeni kadrosuna atanmış ve bu işleme karşı iptal davası açmış ve dava sonuçlanmadan önceki söz konusu Genel Müdür Yardımcılığı kadrosuna başka bir memur atanmış olsun. Davada işlemin iptaline (ya da zor bir ihtimalde olsa yürütmenin durdurulmasına) karar verildiğinde, davayı kazanmış olan personel Genel Müdür Yardımcılığı kadrosuna atanamayabilecektir. Kurum, ilgiliyi başka bir kadroya atayabileceği gibi yeniden aynı Bilgisayar İşletmeni kadrosuna usulen atamak suretiyle Mahkeme kararını yerine getirmiş sayılacaktır.

Bilgisayar İşletmeni kadrosunda 2.500 TL, Daire Başkanı kadrosunda ise 6.000 TL aylık ücret alındığını varsaydığımızda, Bilgisayar İşletmeni maaşının 6.000 TL olacağı zamana kadar geçecek süre içerisinde her ay aradaki fark (6.000 – Bilgisayar İşletmeni Maaşı) ilgili personele tazminat olarak ödenecektir.

Örnek 2: Bir kuruma ait Şef kadrosunda Ankara'da görev yapan personel, aynı kurumunun başka bir ildeki teşkilatında kazanılmış hak aylık dercesine uygun Şef kadrosuna atanmıştır. Bu işleme karşı açtığı davayı kazanan Şef, Ankara'daki Şef kadrosuna başka bir personelin atanmış olması durumunda eski görevine dönemeyecektir. Kurum, ilgiliyi kazanılmış hak derecesine uygun olacak şekilde, kurum teşkilatlarından herhangi birine başka bir unvanda atarsa veya yeniden gönderdiği ilde bulunan teşkilatındaki Şef kadrosuna usulen atarsa Mahkeme kararını yerine getirmiş sayılacaktır.

Bu çerçevede, görevden almalara karşı dava açmanın, sadece dava dilekçesi yazmak, yargılama için harç ödemekten başka bir anlama gelip gelmeyeceğini, sizlerin takdirlerine bırakıyoruz.

Sizlerin takdirlerine bıraktığımız bir başka husus ise, memurluk güvencesi ve kazanılmış hak kavramının düşürüldüğü veya geldiği durumdur.

İlgili Kanunlar

Önemli Uyarı

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümleri uyarınca bu yazının izinsiz iktibas edilmesi, sosyal medya veya iletişim grupları yoluyla ya da başka herhangi bir şekilde yayılması ve çoğaltılması yasaktır.

Halil MEMİŞ

Makaleler hakkında kişisel notlar alabilirsiniz. Aldığınız notları yalnızca siz görebilirsiniz.